* Gefällt Dir diese Homepage oder meinst Du es besser zu können? Erstelle deine eigene kostenlose Homepage jetzt! *

DiNi ReSiMLeR Ve HiKaYeLeR

Sevgilinin aynasi

Ebucehil bir gün Peygamber Efendimize (s.a.v.):
"Hasimogullari içinde Senden daha çirkin suratli biri gelmemistir." dedi. Peygamber Efendimiz:
"Her ne kadar haddini astinsa da dogru söyledin." dedi.
Biraz sonra Ebubekir (r.a.) Peygamber Efendimizin yanina gelince:
"Ey günes yüzlü Resul, Senden daha güzel daha parlak bir yüz görmedim" dedi.
Efendimiz bunun üzerine:
"Ey aziz dost, dogru söyledin" dedi.
Orada bulunanlar bu durum karsisinda sasirip:
"Ey Ulu Peygamber bu ikisi de birbirine zit seyler söylediler, sen her ikisine de "dogrusöyledin" dedin. Bunun sebebi nedir?" diye sordular.
Sevgililer Sevgilisi söyle buyurdular:
"Ben Allah'in cilaladigi ayna gibiyim, bana bakan kendini görür." buyurdu...

 

HAPiSTEKi KAHRAMAN

Hz. Ömer r.a.´in hilafeti zamaninda hicri 14. yilda, Iranlilarla müslüman Araplar arasinda meshur Kadisiye muharebesi vaki olmustu. Bu sirada müslümanlarin komutani Sa´d b. Ebî Vakkas r.a., bir hastalik sonucu vücudunda çikan çibanlardan dolayi ayakta duramiyordu. Bunun için ordu karargâhinda yaptirdigi uygun bir yapinin balkonuna çikmis, gögsünü bir yastik üzerine koyarak oradan orduyu idare etmeye baslamisti.
Bu binada zincirlere vurulup hapsedilmis, Ebu Mihcen adinda sairligiyle de meshur bir kahraman vardi. Geçmiste içki içtigi de bilinen bu sair, sarabi öven birkaç beyitlik bir siirinde söyle deyivermisti: ´Ölürsem üzüm asmasi dibine gömüver beni / Öldükten sonra kökleri islatsin kemiklerimi!´
Bu zat işledigi bazi hatalar ve sarabi öven sözleri yüzünden nezarethanede tutuluyordu.
Binanin çevresinde atlarin dolandigi gören Ebu Mihcen, savasa katilmadigi için yerinde duramiyordu. Sa´d b. Ebî Vakkas Hazretleri´nin hanimindan ricada bulundu ve söyle dedi:
-Beni saliver. Sa´din Belka isimli atini da bana emanet ediver. Su harbe katilayim. Sana söz veriyorum sag salim dönersem, tekrar hapse girip ayaklarimi baglatirim.´
Ebu Mihcen´in bu ricasini önce kabul etmeyen kadin, onun okudugu dokunakli bir siirden sonra daha fazla dayanamadi, serbest birakti. Ebu Mihcen ise taninmayacak sekilde yüzünü kapatarak, Belka adindaki kisraga binip muharebe sahasina daldi. Öyle bir daliş ki, düsman süvarilerini birbirine katti, herkesi saskina çevirdi. Gece yarilarina kadar hayret verici bir kahramanlik gösterdi.
Kimse onu taniyamadigi için, ´Melek midir, Hizir midir?´ diye söylesmeler olurken, Sa´d Hazretleri de, ´Ebu Mihcen hapiste olmasaydi, bu odur ve bindigi at da benim atim Belka´dir, derdim´ diyordu. Ebu Mihcen geceleyin tekrar köskteki nezarethaneye dönüp kendini zincire vurdu.
Sa´d bir ara ahir kismina inince, atinin terli oldugunu gördü ve sebebini sordu. Oradakiler de olanlari anlattilar. Sa´d Hazretleri Ebu Mihcen´den memnun kaldi, onu serbest birakti. Ebu Mihcen de hatalari için tövbe etti...

 


IMANI OLMAYANIN HAYRI

Cüneyd-i Bağdadî (k.s.) bir kis gününde bir mecûsînin kuslara yem dagittigini görür ve aralarinda söyle bir konusma geçer:
- Sen hayir yapiyorum diye kendini bosuna aldatiyorsun. Allah evvelâ îmani farz kilmis, geri kalan hayir-hasenati ondan sonra emretmistir. Iman etmedikçe senin bu yaptigin iyilik Allah indinde makbule geçmez
- Ben de biliyorum kabul olunmiyacagini. Fakat Allah bu yaptigimi görmez, bilmez mi? dedi.
- Elbette görür ve bilir.
- Öyleyse o da bana yeter, der ve bildigine devam eder.
Aradan zaman geçer. Cüneyd-i Bagdadî Hazretler bir hac mevsiminde Mescid-i Haram´i tavaf ederken bir adamin ellerini açmís Allaha yalvarmakta oldugunu, hatta gözlerinden sel gibi yaslar akittigini görür. Iyice dikkat eder, o zatin karli bir havada kuslara yem veren mecûsî oldugunu anlar. Tavaftan sonra yanina yaklasip hemen kollarindan yakalar. Mecûsîde onu tanir ve söyle der:
- Iste Allah gördü ve bildi, deyip kelime-i Sehadet getirip ruhunu oracikta teslim eder.
O anda Cüneyd-i Bagdadî (k.s.) Allah tarafindan söyle hitap olunur:
- Ya Cüneyd! Sen Beytimi arzu ederek geldin ona kavustun. O ise beni arzu ederek geldi bana kavustu.
Bir mecûsînin bile mubarek bir ayda Allah rızası için hayırda bulunması nelere vesile oluyor ....
Allah cümlemizin sonunu hayreyleye!.


ANNE VE BABANA DöN


Yine bir baska gun, bir baska adam ALlah Rasulunun mubarek huzuruna geldi: -Ey Allah'in rasulu, dedi, Allah'dan ecrini umarak hicret ve cihad etmek sartile size geldim!... -Nihayetsiz olan Mulkun seyyidi ve kevser havuzunun sahibi sordular: -Anne ve baban hayatta olan var mi? Evet, ey Allah'in Rasulu!.. Ikiside sagdir!.. -Allah'tan ecir bekliyor musun? Evet!.. Oyleyse anne ve babana don, onlara iyi bak (ki Allah sana cihad etmis gibi sevap versin)...


IBRAHIM EDHEM(H.Z) VE KOLESI


Ibrahim bin Edhem Hazretleri kendine bir kole satin alir.Koleye;-Ismin nedir? diye sorar.Kole ne diye cagirsaniz,odur,Ne yersin?Ne yedirirseniz onu.Ne is yaparsin?Hangi isi verirseniz onu.ne arzu edersin?Sorusuna da,kolenin hic arzusu mu olur? Onun arzu ile isi ne? Cevabini verince, ibrahim in Edhem Hazretleri kendi kendine "Ey Edhem!Acaba sen omrun boyuncaAllah(c.c.)'a boyle kul olabildin mi,kullugu bu koleden ogren"diyerek aglar. ´


 


KOMSUNUN SiKAYETi


Biri, Resul-i Ekrem (s.a.v)´in huzuruna geldi ve
- Bana eziyet ederek huzurumu bozuyor´ diye komsusunu sikayet etti.
Resul-i Ekrem (s.a.v):
- Tahammül et ve komsunun gürültü patirtisina aldirma, belki gidisatini degistirir, buyurdu.
Bir müddet sonra ikinci defa gelerek sikayet etti. Resul-i Ekrem (s.a.v) bu kez de tahammül et buyurdu.
Üçüncü defa geldi. ve
- Ya Resulallah, benim bu komsum gidisatini düzeltmiyor, beni ve ailemi rahatsiz etmek için gerekenlerin hepsini yapiyor´ dedi.
Resul-i Ekrem (s.a.v) bu defa ona
- Cuma günü, ev esyalarini disari çikar, yoldan gelip geçen halk görsün. Halk, sana ´niçin ev esyalarini buraya döktün?´ diye soracaktir. ´Kötü komsunun elinden´ diyerek sikayetini bütün halka söyle.
Sikayetçi aynsini yapti, eziyet eden komsu ise peygamber daima tahammül et diyecek diye, hayal ediyordu. Halbuki zülmün def edilmesi hukukun müdafaasi hususunda Islamiyetin, mütecavize saygi göstermeyecegini bilmiyordu. Böylelikle herkesin huzurunda rezil olacagini sezen eziyetçi komsu, konuyu ögrenince yalvarip yakarmaya basladi ve adamin, esyasini evine tasimasini rica etti. Ayni zamanda komsusunu incitecek sekilde bir sey yapmamaya söz verdi.


MAGARADAKi KUSUN SIRRI


Resûlullah ´sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem´ ile Ebû Bekr ´radiyallahü anh´ Mekke-i mükerremeden hicret ederken bir magarada üç gün üç gece kaldilar. Ebû Bekr ´radiyallahü anh´ o magaranin tavaninda bir kus gördü ki, yerinden hareket etmeyip, birsey yimez ve su içmez.
Ebû Bekr ´radiyallahü anh´ dedi ki,
- Yâ Resûlallah! Bu kusa ben hayrânim. Zîrâ, biz bu magaraya geleliden beri, bu kus yerinden hareket etmedi. Bir nesne yimedi. Allahü teâlâ, kelâm-i kadîminde,
(Allahü teâlânin rizk vermedigi, yeryüzünde bir mahlûk yokdur.) buyurmusdur.
Ebû Bekr-i Siddîk, böyle düsünürken, o hâlde hazret-i Cebrâîl aleyhisselâm nâzil olup, havâda muallak durup, dedi ki,
- Yâ Muhammed! Hak sübhânehü ve teâlâ sana selâm eder. Ve buyurur ki, "Ebû Bekrin hâtirina geleni bilirim. O kusa emr eyledim ki, Ebû Bekr ile konussun. Ebû Bekre söyle ki, o kus ile söylessin"; dedi.
Resûl-i ekrem hazretleri, Ebû Bekre, hazret-i Cebrâîlin sözünü açikladikda, Ebû Bekr ´radiyallahü anh´ sevinip, ileri vardi. Dedi ki,
- Ey mubârek kus! Allahü teâlâ hazretlerinin izni serîfiyle, bana söyle ki, yiyecegin ve içecegin nedir.
O kuş aglayip, bir zemân kendinden geçip, yere düsdü. Sonra ayilip, kalkdi Tebessüm ederek dedi ki,
- Yâ Ebâ Bekr! Bana bundan süâl etme! Bu bir sirdir. Hak sübhânehü ve teâlâ ile benim aramda olan sirrimi kimsenin bilmesini istemem.
Ebû Bekr ´radiyallahü teâlâ anh´ dedi:
- Ey mubârek kus! Eger bana söylemege me´mûr oldun ise, söyle.
Kus dedi.
- Ma´lûmun olsun ki, hazret-i Âdem aleyhisselâm yaratilmazdan iki bin yil evvel, Hak sübhânehü ve teâlâ beni yaratdi. Yiyecegimi ve içecegimi iki kelime eyledi. Aç oldugum zemân birisini söylerim; tok olurum. Susuz oldugum zemân birini söylerim; kanarim.
Ebû Bekr ´radiyallahü teâlâ anh´ dedi ki:
- O kelime nedir. Kus dedi, o kelimenin biri budur ki, aç oldugum zemân sana bugz edene la´net ederim; tok olurum. Susuz oldugum zemân, sana muhabbet edene, istigfâr ederim, kanarim.
Hazret-i Resûl-i ekrem ´sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem´, bunu isitip, agladi. Ümmetinden ba´zilari sakâvet edip, hazret-i Ebû Bekre bugz edeceklerine mahzûn oldu.
Kaynak:
Menakıb-i Çihar Yar-i Güzin


O DA BILSIN KI


Ic gozlerine hikmet surmesi cekilen iki buyuk veli, Cuneyd ve Imam sibli bir gun ayni anda hastalanmislardi.Hiristiyan hekimlerden birine haber gonderdiler. Once Sibli'ye gitti ve dedi: -Ey pir, rahatsizlihin nedir? Sibli Hazretleri gulumsedi: Hic, dedi, rahatsizligim yok!.. Bu defa hekim Cuney Hazretlerinin huzuruna gitti ve sordu: Halin nicedir, ey alem seyhi? Cuneyd, her seyi oldugu gibi tek tek anlatti. Her ikiside iyilestikten sonra karsilastilar ve bu konuyugorustuler. Once Sibli: Ey Cuneyd, dedi niye bir hiristiyan doktora her seyi anlattin? Bilmez misin ki o tamamiyle bize yabanci... Cuneyd Hazretleri: Cunku, dedi, o da bilsin ki, dost olana boyle yapiyor, ya dusman olanlarin hali nice olur?... Cuneyd ilik gozlerini Sibli'nin gozlerine dikip sordu: Peki, sen nicin hicbir sey soylemedin? Sibli hazretleri gun kadar aydin yuzunu goklere cevirip gulumsedi ve: Ben dedi, dostu dusmana sikayet etmekten utandim!.. Ahh ne diyelim ki? Ask arslaniyle cenk etmek herkesin kari degil, erlerin karidir. Onlarin dunyasi da bir baska...


HZ. CA'FER-I TAYYAR (R.A)

Cebrail (a.s.)Peygamberimiz (s.a.v) Efendimize: " Ya Rasulallah! Cenab-i Hak Cafer-i Tayyar-i cahiliyet devrinde ve Musluman olduktan sonra da uzerinde bulundugudort hasletinden dolayi ilahi rizasina nail kildi" Allah'in Rasulu Hz. Cafer-i Tayyar'a(r.a.)bu dort hasletinden sordu. O da: "Ya Rasulullah!Cenb-i Haksana haber vermeseydi ben soylemeyecektim. Arz ederim. birincisi: HIC BIR ZAMAN ICKI ICMEDIM. Cunku, onu , akil giderici gordum. ikincisi: HIC BIR ZAMAN PUTA TAPMADIM: Ben onu hic kimseye faydasi ve zarari olmayan cansiz bir cisim olarak gordum. ucuncusu: BEN ESIMI KISKANDIGIM ICIN



IBRAHIM EDHEM(H.Z) BIR KISSA


Ibrahim Edhem (k.s.) bir gece vakti sarayin daminda ayak sesleri, gezinmeler duydu. Sarayin daminda bir suru insan, sert adimlarla oradan oraya geziniyorlardi. Ibrahim Edhem (r.h.)basini pencereden cikardi: "Kim o? Sarayin daminda ne isiniz var, neden oraya ciktiniz? diye seslendi. Sarayin damindakiler: " Develerimizi kaybettik, onlari ariyoruz."dediler. Ibrahim Edhem(r.h.)hayretler icinde kalarak sordu: "Gecenin bu vaktinde sarayin daminda deve aranir mi? Damdakiler cevap verdi: "Peki sen, tahta kurulmus, saltanat icinde Allah'i (c.c.) bulmayi umuyorsun da, bizim burada deve aramamiza mi sasiriyorsun?" Bunun uzerine Ibrahim Edhem (r.h.) tahti taci birakarak dervislik yolunu secti

 

Einfügen zwischen HEAD und HEAD